Cezai Ehliyet Nedir? Hangi Hastalıklarda Cezai Sorumluluk Yoktur?

Hukuk sisteminin en temel taşlarından biri, bir suçu işleyen kişinin o eylemin anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yeteneğidir. Toplum vicdanı ve adalet mekanizması, iradesi dışında hareket eden veya zihinsel melekeleri yerinde olmayan bireylerin cezalandırılmasını değil, tedavi edilmesini veya topluma kazandırılmasını öngörür. Bu noktada devreye "Cezai Ehliyet" kavramı girer.

Bu kapsamlı rehberde, cezai ehliyetin ne olduğunu, Türk Ceza Kanunu'ndaki yerini, hangi akıl hastalıklarının ve durumların bu ehliyeti ortadan kaldırdığını ve sürecin nasıl işlediğini derinlemesine inceleyeceğiz.

Cezai Ehliyetin Temel Tanımı ve Hukuki Çerçeve

Cezai ehliyet (isnadiyet yeteneği); bir kişinin işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilme veya davranışlarını bu fiilin icaplarına göre yönlendirebilme yeteneğidir. Başka bir deyişle, kişinin "ne yaptığını bilmesi" ve "kendi iradesiyle hareket etmesi" durumudur.

Türk Ceza Kanunu'na (TCK) göre, kusur yeteneği olmayan kişiye ceza verilemez. Ancak bu durum, kişinin serbest bırakılacağı anlamına gelmez; hapis cezası yerine güvenlik tedbirleri (zorunlu tedavi vb.) uygulanır.

Cezai Ehliyetin İki Ana Unsuru

Adli tıp ve hukuk doktrininde cezai ehliyetin varlığı için iki temel unsurun bir arada bulunması gerekir:

  1. Algılama Yeteneği: Kişinin işlediği suçun toplumsal ve hukuki olarak "kötü", "yasak" veya "suç" olduğunu kavrayabilmesidir.
  2. İrade Yeteneği (Davranışlarını Yönlendirme): Kişinin algıladığı bu gerçeklik doğrultusunda, dürtülerine hakim olup suç işlemekten kendini alıkoyabilme gücüdür.

Bu iki yetenekten herhangi biri veya her ikisi, akıl hastalığı ya da yaş küçüklüğü nedeniyle tamamen ortadan kalkmışsa, cezai ehliyet yok sayılır.

Türk Ceza Kanunu Madde 32: Akıl Hastalığı

Türk Ceza Kanunu'nun 32. maddesi, akıl hastalığını cezai sorumluluğu etkileyen bir faktör olarak düzenler. Bu madde iki fıkradan oluşur ve uygulamada hayati öneme sahiptir:

  1. Tam Ehliyetsizlik (TCK 32/1): Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Bu kişilere güvenlik tedbiri (akıl hastanesinde tedavi) uygulanır.
  2. Azalmış Ehliyet (TCK 32/2): İşlediği fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olsa da tamamen ortadan kalkmamış kişilerdir. Bu durumda kişiye ceza verilir, ancak cezada belirli oranlarda indirim yapılır veya ceza, güvenlik tedbiri ile birlikte uygulanır.

Hangi Hastalıklarda Cezai Sorumluluk Yoktur?

Cezai sorumluluğun ortadan kalkması için sadece tıbbi bir teşhisin varlığı yeterli değildir. Söz konusu hastalığın, suçun işlendiği anda kişinin algılama ve irade yeteneğini doğrudan etkilemiş olması gerekir. Adli tıp uygulamalarında en sık değerlendirilen hastalık grupları şunlardır:

1. Şizofreni ve Psikotik Bozukluklar

Şizofreni, kişinin gerçeklikle bağlantısının koptuğu, hezeyanlar (sanrılar) ve halüsinasyonlar (varsanılar) gördüğü kronik bir beyin hastalığıdır.

  1. Cezai Durumu: Şizofreni hastası, suç işlediği sırada aktif bir psikotik atak (alevlenme dönemi) içindeyse, "emir veren sesler" duyuyorsa veya kendisine zarar verileceğine dair gerçek dışı inanışlarla (paranoya) hareket ediyorsa, genellikle TCK 32/1 kapsamında tam ehliyetsiz kabul edilir.
  2. Önemli Ayrım: Tedavi ile remisyona (iyileşme dönemine) girmiş ve içgörüsü tam olan bir şizofreni hastası, hastalığıyla ilgisi olmayan bir suç işlediğinde (örneğin trafik kuralı ihlali veya planlı dolandırıcılık) cezai ehliyeti tam veya azalmış kabul edilebilir.

2. Zeka Geriliği (Mental Retardasyon)

Zeka geriliği, bilişsel fonksiyonların yaşa göre geri olması durumudur. Hukuki değerlendirme IQ seviyesine ve sosyal uyuma göre yapılır.

  1. Ağır ve Derin Zeka Geriliği (IQ 0-35): Bu gruptaki bireylerin algılama yeteneği gelişmemiştir. Genellikle cezai ehliyetleri yoktur.
  2. Orta Düzey Zeka Geriliği (IQ 35-50): Duruma ve suça göre değişmekle birlikte genellikle tam ehliyetsiz veya önemli ölçüde azalmış ehliyetli sayılırlar.
  3. Hafif Zeka Geriliği (IQ 50-70): Sınır zeka olarak da bilinir. Genellikle cezai ehliyetleri tamdır veya TCK 32/2 kapsamında indirimli ceza alırlar. Burada suçun karmaşıklığı belirleyicidir. Basit bir hırsızlığı algılayabilirken, karmaşık bir evrak sahteciliğini algılayamayabilirler.

3. Duygu Durum Bozuklukları (Bipolar Bozukluk)

Eski adıyla manik-depresif bozukluktur. Kişi dönem dönem mani (aşırı taşkınlık), dönem dönem depresyon yaşar.

  1. Mani Dönemi: Kişi kendini çok güçlü, dokunulmaz hisseder, riskli davranışlara girer, dürtü kontrolü kaybolur. Bu atakta işlenen suçlarda genellikle cezai ehliyet yoktur.
  2. Depresyon Dönemi: Eğer depresyon "psikotik özellikli" (gerçeklikten kopuk) ise ehliyeti etkileyebilir (örneğin, dünyayı kurtarmak için ailesini öldürme sanrısı gibi melankolik hezeyanlar). Ancak basit depresyon cezai ehliyeti kaldırmaz.
  3. Normal (Ötimik) Dönem: Ataklar arası dönemde kişi tamamen sağlıklıdır ve işlediği suçlardan tam sorumludur.

4. Epilepsi (Sara Hastalığı)

Epilepsi, beyindeki elektriksel aktivite bozukluğudur.

  1. Nöbet Sırası ve Post-İktal Dönem: Kişi nöbet geçirirken veya nöbetin hemen ardından gelen şuur bulanıklığı (post-iktal) evresinde istemsiz hareketlerle birine zarar verirse, iradi bir hareket olmadığından cezai sorumluluğu yoktur.
  2. Nöbet Dışı Zamanlar: Nöbet dışındaki zamanlarda epilepsi hastalarının zihinsel melekeleri yerindedir ve cezai ehliyetleri tamdır.

5. Demans (Bunama) ve Alzheimer

İleri yaşlarda veya organik beyin hasarı sonucu ortaya çıkan, hafıza, yargılama ve soyut düşünme yeteneğinin kaybıdır.

  1. İleri Evre: Kişi kim olduğunu, nerede olduğunu bilemez. Bu durumda işlenen fiillerde cezai ehliyet yoktur.
  2. Başlangıç Evresi: Hastalığın seviyesine göre adli tıp değerlendirmesiyle kısmi sorumluluk verilebilir veya tam ehliyetsizlik kararı çıkabilir.

6. Paranoya (Sanrısal Bozukluklar)

Kişinin zekası normal olabilir ancak sistematik, sarsılmaz ve gerçek dışı inanışları vardır (örneğin, eşinin kendisini aldattığına veya devletin kendisini takip ettiğine inanmak).

  1. Suçla Bağlantı: Eğer işlenen suç, doğrudan bu hezeyanla ilgiliyse (örneğin, kendisini takip ettiğini sandığı postacıyı öldürmek), cezai ehliyet yoktur veya azalmıştır.
  2. Bağlantısız Suçlar: Hezeyan konusu dışında kalan alanlarda (örneğin vergi kaçırmak) kişi normal kabul edilebilir.

Kişilik Bozuklukları ve Cezai Sorumluluk: Kritik Bir Ayrım

En çok karıştırılan konulardan biri "Kişilik Bozukluğu" ile "Akıl Hastalığı" ayrımıdır. Antisosyal kişilik bozukluğu (psikopati/sosyopati), narsisistik kişilik bozukluğu veya borderline kişilik bozukluğu tıbbi olarak birer tanı olsa da, TCK 32 anlamında genellikle "akıl hastalığı" sayılmazlar.

  1. Genel Kural: Kişilik bozukluğu olan bireyler ne yaptıklarını bilirler (algılama tamdır) ve isteseler kendilerini tutabilirler (irade vardır, ancak kullanmak istemezler). Bu nedenle cezai ehliyetleri TAMDIR.
  2. İstisnalar: Kişilik bozukluğuna eşlik eden ağır bir psikotik tablo veya dürtü kontrol bozukluğunun organik bir temeli varsa, nadiren indirim sebebi olabilir.

Geçici Nedenler: Alkol ve Madde Kullanımı

TCK Madde 34, "Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle" işlenen suçları düzenler.

  1. İradi (İsteyerek) Alınan Alkol/Madde: Kişi kendi isteğiyle sarhoş olmuşsa veya uyuşturucu almışsa, "sebebinde serbest hareket" (actio libera in causa) ilkesi gereği, suç işlediğinde cezai sorumluluğu TAMDIR. "Sarhoştum, hatırlamıyorum" savunması hukuken geçerli değildir.
  2. İrade Dışı Alım: Kişiye zorla içki içirilmişse, içeceğine gizlice madde katılmışsa veya madde etkisi altında ne yaptığını bilemeyecek duruma gelmişse ceza verilmez.
  3. Patolojik Sarhoşluk: Çok az miktarda alkolün bile kişide psikotik bir tablo (cinnet hali) yarattığı nadir tıbbi bir durumdur. Bu durum kanıtlanırsa ehliyetsizlik söz konusu olabilir.

Adli Tıp Süreci: Rapor Nasıl Alınır?

Bir davada sanığın akıl sağlığından şüphe edilirse, süreç şu şekilde işler:

  1. Mahkeme Kararı: Hakim veya savcı, sanığın davranışlarından şüphelenirse veya sanık avukatı talep ederse, sanığın gözlem altına alınmasına karar verir.
  2. Gözlem (Müşahade): Sanık, yüksek güvenlikli bir psikiyatri kliniğinde belirli bir süre (genellikle 3 hafta) yatırılır.
  3. Heyet Değerlendirmesi: Psikiyatristler, nörologlar ve uzmanlardan oluşan heyet; testler, gözlemler ve sanığın geçmiş dosyalarını inceleyerek bir rapor hazırlar.
  4. İlliyet Bağı: Heyet sadece hastalığı teşhis etmez; bu hastalığın o spesifik suçu işlerken kişiyi etkileyip etkilemediğine bakar.
  5. Nihai Karar: Adli Tıp Kurumu raporu mahkeme için "bilimsel delil" niteliğindedir ancak son karar her zaman hakime aittir.

Yaş Küçüklüğü ve Cezai Ehliyet

Cezai ehliyet sadece akıl sağlığı ile değil, biyolojik yaş ile de ilgilidir. TCK'ya göre üç dönem vardır:

  1. 0-12 Yaş Grubu: Cezai ehliyetleri kesinlikle yoktur. Haklarında kovuşturma yapılamaz, ceza verilemez. Sadece çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
  2. 12-15 Yaş Grubu: Bu gruptaki çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadıklarına (farik ve mümeyiz olma durumu) bakılır.
  3. Algılama yeteneği yoksa: Ceza verilmez, güvenlik tedbiri uygulanır.
  4. Algılama yeteneği varsa: İndirimli ceza uygulanır.
  5. 15-18 Yaş Grubu: Cezai ehliyetleri vardır ancak yaş küçüklüğü nedeniyle cezalarında indirim yapılır.
  6. 18 Yaş ve Üzeri: Tam cezai ehliyet başlar (akıl hastalığı yoksa).

Ceza Yoksa Ne Var? Güvenlik Tedbirleri

Toplumda sıkça yanlış bilinen bir husus, "deli raporu" olanların elini kolunu sallayarak gezdiğidir. Oysa TCK 57. madde gereği, akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmeyen kişiler yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar.

  1. Süre Belirsizliği: Hapis cezasının aksine, buradaki sürenin bir sonu baştan belli değildir. Kişinin "toplum açısından tehlikeliliği ortadan kalkana kadar" veya "iyileşene kadar" hastanede tutulur. Bu süre bazen işlenen suçun hapis cezasından bile uzun sürebilir.
  2. Denetimli Serbestlik: Taburcu edildikten sonra da kişi uzun süre savcılık ve doktor kontrolünde takip edilir.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Bu bölüm, kullanıcıların zihnindeki pratik sorulara hızlı yanıtlar vermek amacıyla derlenmiştir.

Panik atak hastalarının cezai ehliyeti var mıdır?

Evet, panik atak bir anksiyete bozukluğudur. Kişinin gerçeği değerlendirme yetisini bozmaz. Panik atak sırasında işlenen suçlarda cezai sorumluluk tamdır.

Depresyon ilacı kullanmak cezayı hafifletir mi?

Hayır. Antidepresan kullanımı tek başına cezai ehliyeti etkilemez. Önemli olan ilacın kullanımı değil, hastalığın kişiyi "gerçeklikten koparıp koparmadığıdır".

"Bana cinler yaptırdı" demek cezadan kurtarır mı?

Bu ifade adli psikiyatride çok sık karşılaşılır. Eğer kişi gerçekten psikotik bir hezeyan içindeyse (şizofreni vb.) ehliyetsiz sayılabilir. Ancak kültürel bir inanç olarak veya yalan beyan olarak söyleniyorsa, yapılan testlerde gerçeği değerlendirme yetisinin yerinde olduğu saptanır ve tam ceza verilir.

Kleptomani (Çalma Hastalığı) hırsızlık suçunda cezasızlık sağlar mı?

Kleptomani, dürtü kontrol bozukluğudur. Genellikle tam ehliyetsizlik (ceza almama) sebebi sayılmaz. Ancak bazı durumlarda TCK 32/2 (azalmış sorumluluk) kapsamında değerlendirilerek ceza indirimi yapılabilir. Bu, vakanın ağırlığına göre değişir.


Cezai ehliyet, hukukun "kusur yoksa ceza da yoktur" ilkesinin bir yansımasıdır. Ancak bu, suçun karşılıksız kalacağı anlamına gelmez. Hukuk sistemi, akıl hastalığı olan bireyleri cezalandırmak yerine tedavi ederek hem bireyi kazanmayı hem de toplumu korumayı amaçlar. Hangi hastalığın ne ölçüde sorumluluğu kaldırdığı ise, her somut olayda uzman hekimlerin bilimsel verileri ve yargı makamlarının hukuki değerlendirmesiyle belirlenir.

Bu süreçte bir yakınınızın veya kendinizin cezai ehliyet değerlendirmesine ihtiyacı varsa, sürecin hukuki ve tıbbi boyutlarını bir avukat ve uzman hekim işbirliği ile yönetmek en sağlıklı yoldur.

Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ

Tıbbi İnceleme:

Doğrulanmış

Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

Bu makale, bilimsel kaynaklara dayalı olarak hazırlanmış ve Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ tarafından tıbbi doğruluk ve güncellik açısından detaylı incelemeye tabi tutulmuştur.

Doç.Dr. Uzman Danışman
Son İnceleme: 11.12.2025 Bilimsel Kaynaklı Detaylı Profil

Tıbbi Sorumluluk Reddi

Bu makale sadece bilgilendirme amaçlıdır ve profesyonel tıbbi tavsiye, tanı veya tedavi yerine geçmez. Sağlık durumunuzla ilgili sorularınız için mutlaka bir sağlık profesyoneline başvurunuz.

⚠️ Acil Durumlarda: Kendinize veya başkalarına zarar verme düşünceleriniz varsa, derhal 112 Acil Servisi'ni arayın veya en yakın acil servise başvurun.