Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Nedir ve Hangi Durumlarda Etkilidir?

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Nedir ve Hangi Durumlarda Etkilidir?

Ruhsal bir zorlukla mücadele ederken "terapiye git" tavsiyesini sıkça duyarız. Ancak bu tavsiye, genellikle zihinlerde yeni ve bir o kadar da büyük bir soru işareti yaratır: "Terapide tam olarak ne yapılır?" Çoğu insan için terapi odası, filmlerde gördüğümüz, danışanın bir divana uzanıp çocukluğunu anlattığı, terapistin ise sessizce notlar aldığı gizemli bir yerdir. Bu imaj, bazı terapi ekolleri için geçerli olsa da, modern psikoterapinin en yaygın, en bilimsel ve en sonuç odaklı yaklaşımlarından biri olan Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) için oldukça eksik bir tablodur.

BDT, pasif bir şekilde dinlenilen bir yer değil, sizinle terapistinizin bir "takım" olarak, hayatınızı zorlaştıran belirli düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmek için aktif olarak çalıştığı, yapılandırılmış ve hedefe yönelik bir süreçtir. Bu, sorunlarınızın kökenini anlamak için geçmişe yapılan sonsuz bir yolculuktan çok, size bugününüzü daha iyi yönetmeniz ve geleceğinizi daha sağlıklı bir şekilde inşa etmeniz için pratik araçlar, beceriler ve stratejiler öğreten bir "eğitim" gibidir. BDT'nin temel felsefesi basittir ama bir o kadar da devrimseldir: Sizi kötü hissettiren şey, başınıza gelen olayların kendisi değil, o olayları nasıl yorumladığınızdır.

Bu kapsamlı rehberin amacı, Bilişsel Davranışçı Terapinin etrafındaki bu gizem perdesini kaldırmak ve bu güçlü yaklaşımın nasıl çalıştığını, kimler için uygun olduğunu ve bir BDT seansının gerçekte nasıl geçtiğini tüm detaylarıyla anlatmaktır. BDT'nin neden sadece "pozitif düşünmek" olmadığını, zihninizdeki "hatalı yazılımları" (bilişsel çarpıtmaları) nasıl tespit edip düzelteceğinizi ve sizi kısır döngülere hapseden davranış kalıplarını (kaçınma gibi) nasıl kıracağınızı somut örneklerle göstereceğiz. Anksiyete bozukluklarından depresyona, OKB'den yeme bozukluklarına kadar hangi durumlarda bilimsel olarak kanıtlanmış bir etkinlik sunduğunu inceleyeceğiz.

Eğer hayatınızın kontrolünün, tekrar eden olumsuz düşüncelerinizin veya kaçınma davranışlarınızın eline geçtiğini hissediyorsanız, bu durumu değiştirecek gücün ve araçların olduğunu bilmelisiniz. BDT, bu gücü size geri veren bir anahtar olabilir. Ancak bu yolculuğa çıkmadan önce, yaşadığınız zorluğun doğru bir şekilde teşhis edilmesi ve sizin için en uygun tedavi yönteminin belirlenmesi gerekir. Bu nedenle, bu tür bir terapiye başlamadan önceki en sağlıklı ilk adım, genellikle bütüncül bir değerlendirme için bir uzmana başvurmak, yani bir psikiyatri randevusu almaktır.

Hızlı Cevap: Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Nedir?

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bilimsel ilkelere dayanan, yapılandırılmış, hedefe yönelik ve zamanla sınırlı bir psikoterapi türüdür. Temel prensibi, düşüncelerimizin, duygularımızı ve davranışlarımızı etkilediği varsayımına dayanır. BDT'nin amacı, kişiyi kötü hissettiren olayların kendisini değil, bu olaylar hakkındaki işlevsiz ve gerçek dışı düşünce kalıplarını (bilişsel çarpıtmaları) ve bu düşüncelere bağlı olarak ortaya çıkan kaçınma gibi davranışları değiştirmektir. Terapist ve danışanın bir takım olarak çalıştığı bu süreçte, danışan kendi düşüncelerinin farkına varmayı, bunları sorgulamayı ve daha gerçekçi alternatifler geliştirmeyi öğrenir. Aynı zamanda, korkularıyla yüzleşmek ve yeni davranış kalıpları geliştirmek için davranışsal deneyler ve "ev ödevleri" yapar. Depresyon, anksiyete bozuklukları, OKB ve TSSB gibi birçok ruhsal durumun tedavisinde etkinliği kanıtlanmış "altın standart" bir yöntemdir. Tedaviye başlamadan önce, doğru teşhis ve tedavi planı için bir psikiyatri randevusu ile bir uzmana danışmak önemlidir.

Bölüm 1: BDT'nin Temel Felsefesi - Olaylar Değil, Yorumlar

BDT'nin temelini anlamak için, Antik Yunan filozofu Epiktetos'un yaklaşık iki bin yıl önce söylediği şu bilgece söze bakmak yeterlidir: "İnsanları rahatsız eden, olayların kendisi değil, o olaylar hakkındaki görüşleridir."

Bu, BDT'nin ruhudur. Bu felsefeyi modern psikolojiye taşıyan model ise "Bilişsel Üçgen" olarak bilinir. Bu model, zihinsel ve duygusal deneyimlerimizin üç köşeden oluşan bir üçgenin parçaları olduğunu ve bu köşelerin birbirini sürekli olarak etkilediğini söyler:

  1. Düşünceler (Thoughts): Aklımızdan geçen kelimeler, imgeler, inançlar ve varsayımlar. "Ne düşündüğümüz."
  2. Duygular (Feelings/Emotions): Düşüncelerimize yanıt olarak ortaya çıkan duygusal ve bedensel hisler. "Ne hissettiğimiz."
  3. Davranışlar (Behaviors): Belirli bir duygu ve düşünceye yanıt olarak ne yaptığımız veya yapmaktan kaçındığımız. "Ne yaptığımız."

Bu üç köşe, birbirinden bağımsız değildir; birindeki bir değişiklik, kaçınılmaz olarak diğerlerini de etkiler. Gelin bunu somut bir örnekle görelim:

Olay: Yakın bir arkadaşınız, sokakta karşılaştığınızda size selam vermeden yanınızdan geçip gidiyor.

Bu nötr bir olaydır. Ancak bu olayın sizde yaratacağı etki, tamamen o an aklınızdan geçen otomatik düşünceye bağlıdır.

Senaryo A (Depresif/Anksiyeteli Yorum):

  1. Düşünce: "Beni görmezden geldi. Kesin bana kızgın. Belki de artık benden sıkıldı. Ben sıkıcı biriyim."
  2. Duygu: Üzüntü, kaygı, reddedilmişlik, değersizlik. Kalbiniz sıkışır, mideniz düğümlenir.
  3. Davranış: Arkadaşınızı aramaktan veya ona mesaj atmaktan kaçınırsınız. Kendinizi eve kapatır, sosyal ortamlardan uzak durursunuz.

Senaryo B (Daha Gerçekçi/Nötr Yorum):

  1. Düşünce: "Beni fark etmemiş olabilir. Aklı dalgındı, aceleci bir hali vardı. Belki de kulaklığı takılıydı. Sonra bir mesaj atar, hatırını sorarım."
  2. Duygu: Merak, belki hafif bir şaşkınlık, ama genellikle nötr.
  3. Davranış: Gününüze normal bir şekilde devam edersiniz. Akşam arkadaşınıza "Bugün seni gördüm galiba ama çok dalgındın, her şey yolunda mı?" diye bir mesaj atarsınız.

Gördüğünüz gibi, olay aynı olaydır. Ancak ilk senaryodaki bilişsel çarpıtmalarla ("zihin okuma," "kişiselleştirme," "aşırı genelleme") dolu yorum, sizi bir acı ve kaçınma döngüsüne sokarken; ikinci senaryodaki daha dengeli ve gerçekçi yorum, sorunu basit ve işlevsel bir şekilde çözmenizi sağlar.

BDT'nin amacı, sizi Senaryo A'daki gibi otomatik ve işlevsiz düşünce kalıplarını fark etmeniz, bunların sadece birer "yorum" olduğunu, mutlak "gerçekler" olmadığını anlamanız ve Senaryo B'deki gibi daha dengeli, esnek ve gerçekçi düşünme becerilerini geliştirmeniz için eğitmektir. Bu, "polyannacılık" veya "pozitif düşünce" değildir. BDT, size "Arkadaşın seni kesinlikle çok seviyor, harika bir gün geçiriyor" demez. BDT, size tüm kanıtları ve olasılıkları bir bilim insanı gibi değerlendirmeyi öğretir. "Evet, sana kızgın olma ihtimali var, ama dalgın olma ihtimali de var. Kanıtlar hangisini daha çok destekliyor?"

Bölüm 2: BDT'nin Araç Kutusu - Terapide Kullanılan Temel Teknikler

BDT, bir konuşma terapisinden çok, bir beceri öğrenme atölyesi gibidir. Terapist, bu süreçte size bir dizi güçlü zihinsel ve davranışsal araç kullanmayı öğretir.

Bilişsel Teknikler: Zihninizdeki Hatalı Yazılımı Düzeltmek

Bu teknikler, bilişsel üçgenin "Düşünceler" köşesini hedef alır.

  1. Otomatik Olumsuz Düşünceleri (AOD'ları) Yakalamak: İlk adım, farkındalıktır. Terapistiniz, sizden bir "Düşünce Kaydı" tutmanızı isteyebilir. Bu, basit bir tablodur. Ne zaman kendinizi kötü hissetseniz (üzgün, kaygılı, öfkeli), o anki durumu, aklınızdan geçen otomatik düşünceyi ve hissettiğiniz duyguyu not alırsınız. Bu egzersiz, ilk başta zor gelse de, zamanla zihninizde ne kadar çok otomatik ve olumsuz düşünce olduğunu fark etmenizi sağlar. Bu düşünceler o kadar hızlı ve alışılmışlardır ki, genellikle onları sorgulamadan doğru kabul ederiz.
  2. Bilişsel Çarpıtmaları (Cognitive Distortions) Tanımlamak ve Etiketlemek: Düşüncelerinizi yakalamaya başladıktan sonra, terapistiniz size en yaygın "düşünce hatalarını" öğretecektir. Bu hatalara bir isim vermek, onları daha kolay tanımanızı ve güçlerini azaltmanızı sağlar. En yaygın bilişsel çarpıtmalardan bazıları şunlardır:
  3. Ya Hep Ya Hiç Düşüncesi (Siyah-Beyaz Düşünme): Olayları sadece iki aşırı uçta görme. "Eğer bu sunumda mükemmel olmazsam, tam bir başarısızım demektir."
  4. Aşırı Genelleme: Tek bir olumsuz olayı, hayatın hiç bitmeyen bir yenilgi döngüsü olarak görme. "Bu iş görüşmesi kötü geçti, demek ki ben asla bir iş bulamayacağım."
  5. Zihinsel Filtre (Seçici Algı): Bir durumdaki tüm olumlu yönleri görmezden gelip, sadece tek bir olumsuz detaya odaklanma. Gün boyu birçok iltifat alıp, tek bir yapıcı eleştiriye takılıp kalmak.
  6. Olumluyu Geçersiz Kılma: Kendi başarılarınızı ve olumlu deneyimlerinizi "şanstı," "sayılmaz," "herkes yapardı" gibi düşüncelerle önemsizleştirme.
  7. Zihin Okuma: Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğünü bildiğinize dair, hiçbir kanıt olmadan, olumsuz varsayımlarda bulunma. "Toplantıda esnedi, kesin anlattıklarımın sıkıcı olduğunu düşünüyor."
  8. Falcılık (Felaketleştirme): Gelecekte olayların kesinlikle kötü gideceğine dair olumsuz tahminlerde bulunma. "Bu sınava ne kadar çalışırsam çalışayım, kesinlikle kalacağım."
  9. -meli, -malı Cümleleri (Should Statements): Kendinize, başkalarına ve dünyaya karşı katı ve gerçek dışı kurallar koyma. "Hata yapmamalıyım," "Herkes bana adil davranmalı." Bu kurallar karşılanmadığında, suçluluk veya öfke hissedersiniz.
  10. Etiketleme: Tek bir davranışa dayanarak kendinize veya başkalarına genel ve olumsuz bir etiket yapıştırma. Bir hata yaptığınızda "Ben bir aptalım" demek.
  11. Kişiselleştirme: Sizinle hiçbir ilgisi olmayan olumsuz olaylardan kendinizi sorumlu tutma. "Parti sıkıcı geçti, çünkü ben yeterince eğlenceli biri değilim."
  12. Düşüncelere Meydan Okuma (Sokratik Sorgulama): Çarpıtmaları tanıdıktan sonraki adım, onlara bir bilim insanı gibi meydan okumaktır. Terapistiniz, size doğrudan "Bu düşünce yanlış" demez. Bunun yerine, size bir dizi soru sorarak, kendi sonuçlarınıza varmanıza yardımcı olur (Sokratik Sorgulama).
  13. "Bu düşüncenin doğru olduğuna dair somut kanıtların neler?"
  14. "Bu düşüncenin doğru olmadığına dair kanıtlar var mı?"
  15. "Bu duruma bakmanın başka bir yolu, daha dengeli bir açıklaması olabilir mi?"
  16. "Bu düşünceye inanmanın bana faydası ne, zararı ne?"
  17. "En kötü ne olabilir? Ve eğer bu olursa, bununla başa çıkabilir miyim?"
  18. "Eğer en yakın arkadaşım aynı durumda olsaydı, ona ne söylerdim?"

Bu süreç, zamanla beyninize yeni ve daha sağlıklı sinirsel yollar oluşturmayı öğretir. Otomatik olarak olumsuza giden patika, zamanla daha az kullanılır hale gelirken, daha gerçekçi ve dengeli düşünme patikası güçlenir.

Davranışsal Teknikler: Korkularınızla Yüzleşmek ve Hayata Geri Dönmek

BDT'nin ikinci ayağı, bilişsel üçgenin "Davranışlar" köşesini hedefler. Çünkü bazen ne kadar mantıklı düşünürseniz düşünün, bir davranışı değiştirmeden, o düşüncenin yanlış olduğunu beyninize tam olarak öğretemezsiniz.

  1. Davranışsal Aktivasyon (Behavioral Activation - Depresyon için): Depresyon, bir eylemsizlik döngüsü yaratır: Kendinizi kötü hissettiğiniz için bir şey yapmazsınız -> Bir şey yapmadığınız için hayattan olumlu geri bildirim almazsınız -> Bu da kendinizi daha kötü hissetmenize neden olur. Davranışsal Aktivasyon, bu döngüyü en zayıf halkasından kırar: Davranış. Terapistinizle birlikte, sizin için anlamlı veya potansiyel olarak keyifli olan aktivitelerin bir listesini yaparsınız. Daha sonra, "motive hissetmeyi beklemeden", bu aktiviteleri küçük, planlı adımlarla yapmaya başlarsınız. Amaç, o an keyif almak değil, sadece yapmaktır. Bu eylemler, zamanla hem beynin ödül sistemini yeniden canlandırır hem de "Ben hala bir şeyler yapabiliyorum" hissini geri getirerek depresyonu hafifletir.
  2. Maruz Bırakma ve Tepki Önleme (Exposure and Response Prevention - Anksiyete ve OKB için): Anksiyetenin en büyük yakıtı kaçınmadır. Korktuğunuz bir şeyden kaçındığınızda, beyninize "Evet, o şey gerçekten de tehlikeliydi ve kaçınarak hayatta kaldım" mesajını gönderirsiniz. Maruz bırakma terapisi, bu döngüyü kırmak için, terapistinizin güvenli rehberliğinde, korktuğunuz durum, nesne veya düşünceyle kademeli ve sistematik bir şekilde yüzleşmenizi içerir.
  3. Örnek (Sosyal Anksiyete): Bir korku hiyerarşisi oluşturulur. En altta "bir market kasiyerine selam vermek," ortalarda "bir partide tanımadığın birine soru sormak," en üstte ise "bir topluluk önünde sunum yapmak" olabilir. Terapistle birlikte, en alttaki basamaktan başlayarak bu adımları tek tek gerçekleştirirsiniz.
  4. Örnek (OKB): Kirlenme obsesyonu olan birinin, önce "kirli" olduğunu düşündüğü bir kapı koluna dokunması (maruz bırakma) ve ardından ellerini yıkama ritüelini yapmaktan kaçınması (tepki önleme) istenir. Bu süreçte kaygı başlangıçta artsa da, kişi o durumda yeterince uzun süre kaldığında, beynin alarm sistemi yorulur ve kaygı doğal olarak azalmaya başlar (alışma/habitüasyon). Beyin, korkulan senaryonun gerçekleşmediğini ve kaygıyla başa çıkılabileceğini öğrenir.
  5. Problem Çözme ve Sosyal Beceri Eğitimi: Bazen kaygımızın veya depresyonumuzun altında, belirli bir yaşam becerisindeki eksiklik yatar. Terapist, size büyük ve bunaltıcı sorunları daha küçük, yönetilebilir adımlara bölmeyi veya "hayır" demek, eleştiriyi dile getirmek gibi sosyal becerileri rol canlandırma (role-playing) yoluyla öğretebilir.

Bölüm 3: Bir BDT Seansı Gerçekte Nasıl Geçer?

BDT, oldukça yapılandırılmış bir terapi modelidir. Bu, her seansın katı bir formülü olduğu anlamına gelmez, ancak genellikle öngörülebilir bir akışı vardır.

  1. Duygudurum Kontrolü ve Gündem Belirleme: Seansın başında, terapist genellikle geçen haftadan bu yana ruh halinizin nasıl olduğunu sorar ve o seans konuşmak istediğiniz konuları birlikte belirlersiniz ("Bu hafta gündemimizde ne olsun?").
  2. Önceki Seansın ve Ev Ödevinin Gözden Geçirilmesi: Geçen hafta üzerinde çalıştığınız konular ve denediğiniz yeni beceriler hakkında konuşursunuz.
  3. Gündem Maddesinin Derinlemesine İncelenmesi: O haftanın ana sorununa odaklanırsınız. Terapist, bu sorunla ilgili düşüncelerinizi, duygularınızı ve davranışlarınızı anlamak için yukarıda anlatılan bilişsel ve davranışsal teknikleri kullanır. Bu, son derece işbirlikçi bir süreçtir. Terapist size ne yapacağınızı söylemez; birlikte hipotezler kurar, kanıtları inceler ve yeni stratejiler geliştirirsiniz.
  4. Yeni Becerilerin Öğrenilmesi ve Pratiği: Terapist size yeni bir teknik öğretebilir veya bir becerinin (örneğin, bir düşünceye meydan okuma) pratiğini seans içinde birlikte yapabilirsiniz.
  5. Yeni Ev Ödevinin Planlanması: Seansın en önemli çıktılarından biridir. Öğrendiğiniz yeni beceriyi, bir sonraki seansa kadar gerçek hayatta uygulamanız için somut bir plan yapılır.
  6. Özet ve Geri Bildirim: Seansın sonunda, terapist genellikle seansın ana noktalarını özetler ve seanstan ne öğrendiğiniz veya seansın nasıl geçtiği hakkında sizden geri bildirim ister.

Bu yapı, her dakikanın verimli bir şekilde kullanılmasını ve terapinin belirli hedeflere doğru odaklanmasını sağlar.

Bölüm 4: BDT Kimler İçin Uygundur ve Ne Zaman Profesyonel Yardım Gerekir?

BDT'nin etkinliği yüzlerce bilimsel çalışmayla kanıtlanmıştır ve birçok ruhsal durum için "ilk basamak tedavi" olarak önerilmektedir. Özellikle şu durumlarda son derece etkilidir:

  1. Tüm Anksiyete Bozuklukları (Panik Bozukluk, Sosyal Fobi, Yaygın Anksiyete Bozukluğu)
  2. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)
  3. Majör Depresif Bozukluk
  4. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)
  5. Yeme Bozuklukları (Bulimia Nervoza, Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu)
  6. Kronik Uykusuzluk için BDT (BDT-I)
  7. Öfke Yönetimi
  8. Madde Kullanım Bozuklukları

BDT, sorunlarına pratik, somut ve beceri odaklı bir çözüm arayan, "ev ödevi" yapmaya ve kendi iyileşme sürecinde aktif bir rol oynamaya istekli kişiler için harika bir seçenektir.

Ancak, BDT her derde deva değildir. Kişilik bozuklukları gibi daha derin, kökleri çocukluğa dayanan ilişkisel sorunlar yaşayan kişiler için, BDT'nin daha gelişmiş formları (Şema Terapi gibi) veya Psikanalitik Terapi gibi daha keşifsel yaklaşımlar daha uygun olabilir.

Ne Zaman Bir Psikiyatri Randevusu Almak Gerekir?

BDT'ye başlamadan önce veya BDT sürecinde bir psikiyatristle görüşmek, birçok durumda en doğru yaklaşımdır.

  1. Doğru Teşhis İçin: Yaşadığınız belirtilerin altında yatan nedenin ne olduğunu (Depresyon mu, Anksiyete mi, DEHB mi, yoksa bir tiroit sorunu mu?) netleştirmek için en yetkin kişi bir tıp doktoru olan psikiyatristtir. Doğru teşhis, doğru terapinin ön koşuludur. Bir psikiyatri randevusu alarak bu süreci başlatabilirsiniz.
  2. Belirtiler Çok Şiddetliyse: Eğer depresyon veya anksiyete belirtileriniz o kadar şiddetliyse ki, yataktan çıkmakta, konsantre olmakta veya terapiye aktif olarak katılmakta zorlanıyorsanız, bir psikiyatristin reçete edeceği ilaç tedavisi, sizi terapiden fayda görebilecek bir seviyeye getirebilir. İlaçlar, BDT'nin motorunu çalıştırmak için gerekli olan "ilk marş" görevini görebilir.
  3. Bütüncül Bir Tedavi Planı İçin: En etkili tedavi, genellikle ilaç tedavisi ile BDT'nin bir kombinasyonudur. Psikiyatrist, hem ilaç tedavinizi yönetebilir hem de sizi BDT konusunda yetkin bir terapiste yönlendirebilir veya bazı durumlarda bu terapiyi kendisi uygulayabilir.

Kendi Zihninizin Kullanım Kılavuzunu Yazmak

Bilişsel Davranışçı Terapi, size hayatınız boyunca kullanabileceğiniz, paha biçilmez bir hediye sunar: kendi zihninizin nasıl çalıştığını anlama ve onu yönetme becerisi. Bu, size bir balık vermek yerine, balık tutmayı öğretmektir. BDT, size duygularınızdan korkmamanızı, düşüncelerinizin mutlak gerçekler olmadığını ve davranışlarınızın sizin kontrolünüzde olduğunu öğretir.

Bu, kendi zihninizin ve hayatınızın direksiyonuna yeniden geçme yolculuğudur. Bu yolculuk, çaba, pratik ve cesaret gerektirir. Ancak bu yolda öğrendiğiniz her beceri, sizi sadece mevcut sorununuzdan kurtarmakla kalmaz, aynı zamanda gelecekte karşılaşabileceğiniz zorluklara karşı sizi çok daha dayanıklı ve psikolojik olarak sağlam bir birey haline getirir.

Eğer bu pratik, sonuç odaklı ve güçlendirici yaklaşım size hitap ediyorsa, bu yolculuğa çıkmak için ilk adımı atmayı düşünün. Yaşadığınız zorluğun adını koymak ve size en uygun tedavi yol haritasını çizmek için bir uzmana danışın.

Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ

Tıbbi İnceleme:

Doğrulanmış

Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

Bu makale, bilimsel kaynaklara dayalı olarak hazırlanmış ve Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ tarafından tıbbi doğruluk ve güncellik açısından detaylı incelemeye tabi tutulmuştur.

Doç.Dr. Uzman Danışman
Son İnceleme: 08.10.2025 Bilimsel Kaynaklı Detaylı Profil

Tıbbi Sorumluluk Reddi

Bu makale sadece bilgilendirme amaçlıdır ve profesyonel tıbbi tavsiye, tanı veya tedavi yerine geçmez. Sağlık durumunuzla ilgili sorularınız için mutlaka bir sağlık profesyoneline başvurunuz.

⚠️ Acil Durumlarda: Kendinize veya başkalarına zarar verme düşünceleriniz varsa, derhal 112 Acil Servisi'ni arayın veya en yakın acil servise başvurun.