Psikiyatri Doktorları Hangi Hastalığa Hangi Antidepresanı Verir?

Psikiyatri Doktorları Hangi Hastalığa Hangi Antidepresanı Verir?

Yasal Uyarı: Bu makale yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve tıbbi tavsiye niteliğinde değildir. İlaç tedavisi kişiye özeldir; dozaj, süre ve ilaç seçimi mutlaka bir uzman psikiyatri hekimi tarafından belirlenmelidir. Doktorunuza danışmadan ilaç kullanmayınız, doz değiştirmeyiniz veya tedavinizi sonlandırmayınız.

Antidepresan Seçiminin Arkasındaki Bilimsel Mantık ve Algoritma

Psikiyatrik tedavilerde hastaların en sık sorduğu ve kafa karışıklığı yaşadığı konulardan biri şudur: "Arkadaşıma X ilacı çok iyi geldi, doktor bana neden Y ilacını verdi?" veya "İnternette okudum, bu ilaç çok kilo yapıyormuş, neden bana yazıldı?" Bu sorular, psikofarmakolojinin (ilaç biliminin) ne kadar karmaşık, incelikli ve tamamen "kişiye özel" olduğunu gösteren en temel noktalardır.

Psikiyatri doktorları, bir reçete yazarken sadece hastalığın adını (örneğin Depresyon) baz almazlar. Bu, buzdağının sadece görünen kısmıdır. Hekimin zihninde çalışan algoritma; hastanın yaşı, cinsiyeti, ek hastalıkları (diyabet, tansiyon, tiroid vb.), uyku düzeni, kilo durumu, cinsel yaşam beklentisi, iş hayatı (dikkat gerektiren işler vb.) ve hatta genetik geçmişini (ailede kim hangi ilaca iyi yanıt verdi?) kapsayan çok bilinmeyenli bir denklemdir.

Bu makalede, modern tıbbın depresyon, anksiyete, OKB ve diğer ruhsal bozukluklarda hangi bilimsel algoritmaları kullanarak ilaç seçimi yaptığını, hangi ilacın hangi belirtiye nokta atışı etki ettiğini ve tedavide doğru bilinen yanlışları detaylıca inceleyeceğiz.

1. Antidepresan Gruplarını Tanıyalım: İlaçlar Beyinde Nasıl Çalışır?

Hangi hastalığa hangi ilacın verildiğini anlamak için, önce doktorların elindeki "alet çantasını" tanımamız gerekir. Antidepresanlar, beyin hücreleri (nöronlar) arasındaki iletişimi sağlayan kimyasal ileticiler (nörotransmitterler) üzerinde yaptıkları etkiye göre sınıflandırılır. Bu kimyasalların başında Serotonin (mutluluk/huzur/iç denge), Noradrenalin (enerji/dikkat/uyanıklık) ve Dopamin (haz/motivasyon/ödül) gelir.

A. SSRI Grubu (Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörleri)

Günümüzde psikiyatride "altın standart" olarak kabul edilen ve birinci basamak tedavide en sık reçete edilen gruptur.

  1. Örnek Etken Maddeler: Essitalopram, Sertralin, Fluoksetin, Paroksetin, Sitalopram, Fluvoksamin.
  2. Çalışma Prensibi: Beyindeki sinaps boşluğunda serotonin miktarını artırarak duygu durumunu iyileştirir, kaygıyı azaltır ve obsesyonları (takıntıları) bastırır.
  3. Neden Çok Tercih Edilir? Yan etkileri eski kuşak ilaçlara (TCA'lar) göre çok daha azdır. Kalp üzerindeki etkileri minimaldir ve doz ayarlaması kolaydır. Aşırı dozda alındıklarında dahi hayati risk oluşturma ihtimalleri diğerlerine göre düşüktür.

B. SNRI Grubu (Serotonin ve Noradrenalin Geri Alım İnhibitörleri)

İkili etki mekanizmasına sahiptirler; hem serotonin hem de noradrenalin sistemini uyarırlar.

  1. Örnek Etken Maddeler: Venlaflaksin, Duloksetin, Desvenlaflaksin, Milnasipran.
  2. Çalışma Prensibi: Serotonin ile duygu durumunu düzeltirken, Noradrenalin ile fiziksel enerji, motivasyon ve konsantrasyonu artırırlar.
  3. Neden Tercih Edilir? Enerji düşüklüğü, dikkat dağınıklığı, sürekli yorgunluk, sabah yataktan kalkamama ve açıklanamayan fiziksel ağrıların (sırt, boyun ağrıları, fibromiyalji) eşlik ettiği depresyonlarda daha etkilidirler.

C. NaSSA Grubu (Noradrenerjik ve Spesifik Serotonerjik Antidepresanlar)

  1. Örnek Etken Maddeler: Mirtazapin.
  2. Özelliği: Reseptör blokajı yaparak etki gösterir. Özellikle uyku sorunu ve iştahsızlık yaşayan hastalarda tercih edilir. Güçlü bir sedatif (sakinleştirici) etkisi vardır, akşam alındığında derin ve dinlendirici bir uyku sağlar.

D. NDRI Grubu (Noradrenalin ve Dopamin Geri Alım İnhibitörleri)

  1. Örnek Etken Maddeler: Bupropion.
  2. Özelliği: Serotonin üzerinden etki etmeyen nadir antidepresanlardandır. Bu nedenle cinsel yan etkisi en az olan gruptur. Sigara bırakma tedavisinde de kullanılır. Enerji artışı sağlar ancak kaygıyı (anksiyeteyi) bir miktar artırma riski vardır, bu yüzden panik bozuklukta ilk tercih değildir.

E. Trisiklik Antidepresanlar (TCA)

Daha eski kuşak ilaçlardır, ancak etkinlikleri çok güçlüdür.

  1. Örnek Etken Maddeler: Klomipramin, Amitriptilin, İmipramin.
  2. Kullanım Alanı: Dirençli vakalarda veya şiddetli obsesyonlarda hala çok değerlidirler. Ancak ağız kuruluğu, kabızlık, idrar tutukluğu ve sersemlik gibi yan etki profilleri daha ağırdır.

2. Hastalık Bazlı İlaç Seçimi: Doktorlar Neye Göre Karar Verir?

Bir psikiyatristin zihnindeki karar ağacı şu şekildedir: "Hastalık ne? + Baskın belirti ne? + Hastanın kaçınması gereken yan etki ne?"

A. Majör Depresif Bozukluk (Klasik Depresyon)

Depresyon tek tip değildir. Doktorlar depresyonun alt tipine göre ilaç seçerler:

  1. Hafif ve Orta Şiddetli Standart Depresyon:
  2. İlk Tercih: Genellikle SSRI grubu (Sertralin veya Essitalopram).
  3. Neden: Güvenilirdirler, tolere edilmeleri kolaydır ve hasta uyumu yüksektir. Günlük hayata karışmayı hızlı sağlarlar.
  4. Enerji Düşüklüğü, Sürekli Uyuma ve İsteksizlik ile Giden (Atipik) Depresyon:
  5. Tercih: SNRI (Venlaflaksin) veya NDRI (Bupropion).
  6. Neden: Bu hastaların serotoninden ziyade "dürtücü" güce ihtiyacı vardır. Noradrenalin ve dopamin üzerinden "aktive edici" etki yapar, hastayı yataktan kaldıracak enerjiyi sağlar.
  7. Uykusuzluk ve İştah Kaybı ile Giden Depresyon (Melankolik Özellikli):
  8. Tercih: Mirtazapin.
  9. Neden: Yan etki olarak görülen "uyku yapma" ve "iştah açma" özelliği, bu hasta grubu için tedavi edici bir etkiye dönüşür. Hasta hem uykusunu alır hem de sağlıklı beslenmeye başlar.
  10. Ağrılı Depresyon (Fibromiyalji veya Fiziksel Ağrıların Eşlik Ettiği):
  11. Tercih: Duloksetin.
  12. Neden: Duloksetin, beyindeki ağrı yollarını modüle etme özelliğine sahiptir. Hem ruhsal çöküntüye hem de diyabetik nöropati veya fibromiyalji kaynaklı vücut ağrılarına iyi gelir.

B. Yaygın Anksiyete Bozukluğu (Sürekli Kaygı Hali)

Kaygı bozukluklarında amaç, kişiyi sakinleştirmek ancak günlük hayatını bozacak kadar sersemletmemektir (zombi etkisi yaratmamaktır).

  1. İlk Tercih: SSRI (Essitalopram, Paroksetin) veya SNRI (Venlaflaksin).
  2. Önemli Strateji: Anksiyete hastaları ilaçların yan etkilerine (özellikle ilk günlerdeki hafif çarpıntı veya huzursuzluk hissine) karşı aşırı duyarlı olabilir. Bu yüzden doktorlar genellikle "düşük doz başla, yavaş yükselt" prensibini uygular.
  3. Yardımcı Tedavi: Antidepresanların etkisi 2-3 haftada başladığı için, ilk haftalarda hastayı rahatlatmak adına kısa süreli anksiyolitikler (yatıştırıcılar) reçeteye eklenebilir.

C. Panik Bozukluk (Panik Atak)

Panik bozuklukta hasta vücudunu aşırı dinler. En ufak bir çarpıntı yeni bir panik atağı tetikleyebilir.

  1. İlk Tercih: SSRI (Sertralin, Paroksetin, Essitalopram).
  2. Kritik Nokta (Aktivasyon Sendromu): Bazı antidepresanlar ilk birkaç gün anksiyeteyi paradoksal olarak artırabilir. Bu yüzden panik bozukluk hastalarına bebek dozlarıyla (örneğin hapın dörtte biri) başlanır ve doz yavaşça artırılır.

D. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB - Takıntı Hastalığı)

OKB, antidepresan tedavisinde depresyona göre "daha yüksek doz" ve "daha uzun süre" gerektiren biyolojik bir durumdur.

  1. İlk Tercih: Yüksek doz SSRI (Fluoksetin, Sertralin, Fluvoksamin). Özellikle Fluvoksamin ve Sertralin OKB'de sık tercih edilir.
  2. İkinci Tercih (Dirençli Vakalarda): Klomipramin (TCA grubu). Klomipramin OKB tedavisinde "altın standart" kadar güçlüdür ancak yan etkileri nedeniyle genellikle SSRI yanıt vermezse devreye girer.
  3. Beklenti: Depresyonda 4-6 haftada iyileşme beklenirken, OKB'de ilacın tam etkisini göstermesi 10-12 haftayı bulabilir. Sabırlı olmak şarttır.

E. Sosyal Fobi (Sosyal Anksiyete)

Topluluk önünde konuşmaktan çekinme, yemek yerken izlenme korkusu, imza atarken el titremesi gibi durumlarda:

  1. İlk Tercih: Paroksetin, Sertralin veya Venlaflaksin.
  2. Durumsal Kullanım: Sadece sunum yapacakken yaşanan performans anksiyetesi için bazen beta blokerler (kalp atışını yavaşlatan ilaçlar) antidepresan yerine veya onunla birlikte düşünülebilir (örn: Dideral gibi, ancak mutlaka doktor kontrolünde).

F. Adet Öncesi Disforik Bozukluk (PMDD)

Adet döneminden önceki hafta aşırı sinirlilik, ağlama nöbetleri ve depresif hissetme durumudur.

  1. Tercih: Fluoksetin veya Sertralin. Bazen sadece adet döneminin belirli günlerinde (aralıklı kullanım) kullanılması bile yeterli olabilir.

3. Hasta Profiline Göre "Terzi İşi" İlaç Seçimi

Hastalığın adı tek başına yeterli değildir. Hekimler hastanın yaşam tarzına göre "hassas ayar" yaparlar. İşte özel durum algoritmaları:

Soru 1: "Çok kiloluyum, kilo aldırmayan bir ilaç istiyorum."

Doktorun Yaklaşımı:

  1. Mirtazapin ve Paroksetin gibi iştah açma potansiyeli ve metabolik etkileri daha yüksek olan ilaçlardan kaçınabilir.
  2. Bupropion (NDRI), kilo aldırmayan, hatta bazı hastalarda hafif kilo kaybı sağlayabilen bir ilaçtır.
  3. Fluoksetin (SSRI) genellikle iştah üzerinde nötr veya hafif baskılayıcı etkiye sahiptir.
  4. Not: Kilo alımı sadece ilaca bağlı değildir; depresyonun düzelmesiyle iştahın yerine gelmesi de kilo artışına sebep olabilir. Kalori kontrolü şarttır.

Soru 2: "Cinsel hayatımın etkilenmesini istemiyorum."

Doktorun Yaklaşımı:

  1. Klasik SSRI ve SNRI'lar libido azalması, orgazm olamama veya geç boşalma yapabilir.
  2. Bu durumda Bupropion gibi dopaminerjik ilaçlar tercih edilebilir veya mevcut SSRI tedavisine eklenerek yan etki dengelenebilir.
  3. Vortioksetin veya Agomelatin gibi yeni kuşak ilaçların cinsel yan etki profili klasik ilaçlara göre daha düşüktür.

Soru 3: "Hem depresyonum var hem de sigarayı bırakmak istiyorum."

Doktorun Yaklaşımı:

  1. Burada Bupropion "bir taşla iki kuş" stratejisi için ideal adaydır. Hem antidepresan etkisi vardır hem de beyindeki nikotin reseptörlerini bloke ederek sigara isteğini azaltır.

Soru 4: "Kalp hastasıyım / Yaşlıyım, hangi antidepresan güvenli?"

Doktorun Yaklaşımı:

  1. Yaşlılarda ve kalp hastalarında ilaç etkileşimi riski en az olan ilaçlar seçilmelidir.
  2. Sertralin ve Essitalopram, kardiyak (kalp) hastalarında en çok çalışılmış ve güvenli bulunmuş, ilaç etkileşimi en az olan SSRI'lardır.
  3. TCA grubu ilaçlardan (Amitriptilin vb.) aritmi riski ve tansiyon düşüklüğü yapma ihtimali nedeniyle kesinlikle kaçınılır.

Soru 5: "Gebelik düşünüyorum veya gebeyim."

Doktorun Yaklaşımı:

  1. İlk kural: "Anne sağlığı bozulursa bebek sağlığı da bozulur." Bu yüzden orta ve ağır depresyonda ilaç kesilmez, en güvenli ilaca geçilir.
  2. Genellikle Sertralin veya Fluoksetin gibi hakkında en çok güvenlik verisi olan ilaçlar, kar-zarar oranı gözetilerek ve mutlaka kadın doğum uzmanı ile konsülte edilerek planlanır.

Soru 6: "Çok unutkanım, ilacımı almayı sık sık unutuyorum."

Doktorun Yaklaşımı:

  1. Yarı ömrü (vücutta kalma süresi) uzun olan ilaçlar tercih edilir. Örneğin Fluoksetin'in vücuttan atılması günlerce sürer, bu nedenle bir gün doz atlamak hastada hemen kesilme belirtisi yapmaz.
  2. Aksine, yarı ömrü kısa olan Paroksetin veya Venlaflaksin bir gün bile unutulsa ciddi sersemlik yapabilir.

4. Tedavi Süreci ve Kullanıcı Deneyimi Hakkında Bilmeniz Gerekenler

İlaç seçimi yapıldıktan sonra hastayı neler bekler? Bu kısım, tedavinin başarısı için hayati öneme sahiptir.

"İlaç Beni Ne Zaman İyileştirecek?"

Antidepresanlar ağrı kesici gibi değildir; yutulduğu anda etki etmezler. Nöronların yeni duruma adapte olması zaman alır.

  1. İlk Hafta: Genellikle sadece yan etkiler hissedilir (mide bulantısı, baş ağrısı, hafif huzursuzluk). Bu geçici bir süreçtir ve ilacın işe yaramadığını göstermez. Sabırlı olunmalıdır.
  2. 2-3. Hafta: Biyolojik belirtiler düzelir (uyku düzene girer, iştah dengelenir), fiziksel enerji biraz artar. Ancak moral bozukluğu hala devam edebilir.
  3. 4-6. Hafta: Asıl antidepresan etki başlar. Duygudurum düzelir, hayattan zevk alma başlar, karamsarlık dağılır.
  4. Tam Düzelme: Doz ayarlamalarıyla birlikte tam iyileşme 2-3 ayı bulabilir.

"İlacı Ne Kadar Kullanacağım?"

  1. İlk kez depresyon geçiren biri için önerilen süre: Tam iyileşme sağlandıktan sonra en az 6 ay.
  2. İkinci kez tekrarlayan depresyonda: 1-2 yıl.
  3. Üç ve üzeri atakta veya intihar riskinin olduğu durumlarda: Ömür boyu koruyucu tedavi gerekebilir.
  4. Uyarı: Kendinizi iyi hissettiğiniz an ilacı bırakmak, tedavide yapılan en büyük hatadır. Erken bırakmak, hastalığın %50 daha şiddetli geri dönmesine (nüks) neden olur. İlaç beynin "alçısıdır"; kemik kaynamadan alçı çıkarılmaz.

"Yan Etkilerle Nasıl Başa Çıkılır?"

  1. Mide Bulantısı: İlacı tok karnına almak genellikle sorunu çözer. Serotonin reseptörleri midede de bulunur, mide buna 1 hafta içinde alışır.
  2. Uyku Hali: İlacı gece yatmadan hemen önce almak gündüz sersemliğini önler.
  3. Uykusuzluk: İlacı sabah saatlerinde almak gece uykusunu korur.
  4. Ağız Kuruluğu: Bol su içmek ve şekersiz sakız çiğnemek yardımcı olur.
  5. Terleme: Bazı antidepresanlar (özellikle SNRI grubu) gece terlemesi yapabilir. Yatak odasının serin tutulması ve pamuklu giysiler önerilir.

5. Tedavide Sık Yapılan Hatalar ve Kaçınılması Gerekenler

Tedavinin başarısız olmasının en büyük nedeni yanlış ilaç değil, yanlış kullanımdır. İşte "snippet" değerinde uyarılar:

  1. Düzensiz Kullanım: Antidepresanlar kan seviyesinin sabit kalmasını gerektirir. "Bugün iyiyim içmeyeyim, bugün kötüyüm iki tane içeyim" şeklindeki kullanım tedaviye zarar verir, yan etkileri artırır ve beynin dengesini bozar.
  2. Aniden Bırakmak: İlaçlar aniden kesilirse "Kesilme Sendromu" yaşanır. Baş dönmesi, elde-ayakta elektrik çarpması hissi, mide bulantısı, grip benzeri ağrılar ve yoğun sinirlilik görülür. İlaç daima doktor kontrolünde, doz azaltılarak (tapering) bırakılmalıdır.
  3. Alkol ile Birlikte Kullanım: Alkol "depresan" (baskılayıcı) bir maddedir, yani depresyonu artırır. Ayrıca karaciğerde ilaçla aynı enzimler tarafından parçalandığı için, ilacın kan seviyesini bozabilir. Bu da ya ilacın etkisiz kalmasına ya da zehirli dozlara çıkıp aşırı sersemlik/solunum baskılanması yapmasına neden olabilir. Tedavi sürecinde alkol alınmaması önerilir.
  4. Bitkisel Ürünlerle Karıştırmak (Sarı Kantaron Tehlikesi): Halk arasında depresyona iyi geldiği söylenen "Sarı Kantaron" (St. John's Wort), antidepresanlarla birlikte kullanıldığında "Serotonin Sendromu" adı verilen hayati tehlike yaratan bir tabloya yol açabilir. Bu tabloda aşırı ateş, titreme, bilinç bulanıklığı ve kas sertliği görülür. Doktorunuza danışmadan asla bitkisel takviye kullanmayın.
  5. Komşu Tavsiyesiyle İlaç Değiştirmek: "Bana iyi gelen sana zehir olabilir." Psikiyatrik ilaçlar kişiye özeldir. Başkasının ilacını kullanmak ciddi yan etkilere yol açabilir.

6. Sıkça Sorulan Sorular (SSS) - Google Snippet Uyumlu

Soru: En iyi antidepresan hangisidir? Cevap: Dünyada "en iyi" diye bir antidepresan yoktur, "kişiye en uygun" antidepresan vardır. Sizin genetiğinize, belirtilerinize ve yaşam tarzınıza en az yan etkiyle en çok faydayı sağlayan ilaç, sizin için en iyisidir. Doktorunuzun görevi bu eşleşmeyi yapmaktır.

Soru: Antidepresanlar bağımlılık yapar mı? Cevap: Hayır, antidepresanlar uyuşturucu maddeler veya yeşil reçeteli bazı sakinleştiriciler (benzodiazepinler) gibi biyolojik bağımlılık yapmazlar. İlaç almak için "aşerme" duymazsınız veya tolerans gelişip sürekli dozu artırmak zorunda kalmazsınız. Yaşanan kesilme belirtileri bağımlılık değil, fizyolojik adaptasyon sürecidir.

Soru: Antidepresanlar kişiliği değiştirir mi? Cevap: Hayır. Antidepresanlar sizi başka biri yapmaz, sadece hastalığın üzerinizde yarattığı "sis perdesini" kaldırarak gerçek kişiliğinizin tekrar ortaya çıkmasını sağlar. Kendinizi "robot gibi" veya "donuk" hissediyorsanız, bu ilacın dozuyla veya türüyle ilgili bir uyumsuzluk olabilir (duygusal küntleşme), doktorunuzla görüşerek doz ayarı yapılmalıdır.

Soru: Doğal yöntemlerle depresyon geçer mi? Cevap: Hafif depresyonlarda egzersiz, psikoterapi (Bilişsel Davranışçı Terapi), düzenli uyku ve beslenme (Omega-3, D vitamini) etkili olabilir. Ancak orta ve ağır depresyon, biyolojik bir hastalıktır ve beyin kimyasındaki bozulmayı düzeltmek için ilaç tedavisi şarttır. Tedavi edilmeyen depresyon beyinde kalıcı hasarlara yol açabilir.

Soru: İlaç kullanırken psikoterapi şart mı? Cevap: Şart olmamakla birlikte "altın standart"tır. İlaçlar biyolojik zemini düzeltir, size güç verir; psikoterapi ise bu güçle hayatınızdaki sorunları çözmenizi, düşünce hatalarınızı düzeltmenizi sağlar. İkisinin birlikte uygulandığı tedavilerde iyileşme oranı çok daha yüksektir ve hastalığın tekrarlama riski azalır.

Soru: Kilo verirsem ilacı bırakabilir miyim? Cevap: Hayır, tedavi süresi kiloya değil, semptomların düzelmesine ve nüks riskine bağlıdır. Ancak kilo alımı sizi çok rahatsız ediyorsa, doktorunuzla konuşup kilonuza daha az etki eden bir ilaca geçiş yapabilirsiniz.

7. Özet

Psikiyatri doktorları, hangi hastalığa hangi antidepresanı vereceklerine karar verirken matematiksel bir hassasiyetle çalışırlar. Bu süreç rastgele bir seçim değil, bilimsel verilere dayanan bir stratejidir.

Özetle Karar Süreci:

  1. Hastalık Tanısı: Depresyon, OKB, Panik Bozukluk ayrımı yapılır.
  2. Semptom Profili: Uykusuzluk, iştahsızlık, enerji kaybı, ağrı gibi baskın şikayetler belirlenir.
  3. Kişisel Faktörler: Yaş, kilo, cinsellik, meslek ve ek hastalıklar masaya yatırılır.
  4. Güvenlik: En az yan etki ve en yüksek güvenilirlik hedeflenir.

Tedavi süreci doktor-hasta işbirliğidir. Doktorunuza yaşadığınız yan etkileri açıkça anlatmak, ilacın dozunun veya türünün sizin için en mükemmel hale getirilmesini sağlar. Unutmayın, psikiyatrik hastalıklar karakter zayıflığı değil, tedavi edilebilir tıbbi durumlardır (şeker veya tansiyon hastalığı gibi). Doğru ilaç, doğru doz ve sabırlı bir süreçle tam iyileşme mümkündür.

Sağlıklı, huzurlu ve dengeli günler dileriz.

Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ

Tıbbi İnceleme:

Doğrulanmış

Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

Bu makale, bilimsel kaynaklara dayalı olarak hazırlanmış ve Doç.Dr.Büşra OLCAY ÖZ tarafından tıbbi doğruluk ve güncellik açısından detaylı incelemeye tabi tutulmuştur.

Doç.Dr. Uzman Danışman
Son İnceleme: 06.12.2025 Bilimsel Kaynaklı Detaylı Profil

Tıbbi Sorumluluk Reddi

Bu makale sadece bilgilendirme amaçlıdır ve profesyonel tıbbi tavsiye, tanı veya tedavi yerine geçmez. Sağlık durumunuzla ilgili sorularınız için mutlaka bir sağlık profesyoneline başvurunuz.

⚠️ Acil Durumlarda: Kendinize veya başkalarına zarar verme düşünceleriniz varsa, derhal 112 Acil Servisi'ni arayın veya en yakın acil servise başvurun.