Terapi eğitimlerinde ve vaka kitaplarında işler genellikle tıkır tıkır işler: Terapist harika bir soru sorar, danışan derin bir içgörü kazanır, ağlar ve iyileşir. Ancak gerçek klinik ortam, bu senaryolardan çok uzaktır.
Gerçek dünyada danışanlar seansa geç kalır, sorduğunuz en derinlikli soruya "Bilmiyorum" diye cevap verir, bazen dakikalarca tavana bakar veya haftalarca havadan sudan konuşarak süreyi doldurur. İşte bu anlar, toy bir terapistin yetersizlik duygusuna kapıldığı, "Acaba yanlış bir şey mi yaptım?" diye paniklediği anlardır.
Psikoloji literatüründe bu duruma "Direnç" (Resistance) adı verilir. Ancak direnç, aşılması gereken bir duvar değil, okunması gereken bir haritadır.
Bu makalede, Fen-Edebiyat fakültesi sıralarından sahaya inen meslektaşlarımız için; danışanın suskunluğunu, inkarını ve "bilmiyorum"larını nasıl yöneteceklerini, bir kriz anını nasıl terapötik bir fırsata çevireceklerini inceliyoruz.
1. Direnç Nedir? (Ve Neden Bir Düşman Değildir?)
Geleneksel bakış açısı direnci, "danışanın iyileşmek istememesi" veya "inatçılığı" olarak görürdü. Ancak modern psikoterapiler (özellikle BDT ve Şema Terapi) dirence çok daha şefkatli yaklaşır.
Direncin Yeni Tanımı
Direnç; danışanın ruhsal bütünlüğünü korumak için geliştirdiği bir **"Güvenlik Operasyonu"**dur. Değişim korkutucudur. Yıllardır süren bir depresyon bile, bilinmez bir mutluluktan daha güvenli gelebilir. Danışan direnç gösteriyorsa, bu terapistin kötü olduğunu değil; terapinin tam da "bam teline" (acı veren noktaya) dokunduğunu gösterir.
Yani direnç varsa, doğru yoldasınız demektir. Sadece hızınız fazladır ve vites düşürmeniz gerekiyordur.
2. Direncin Maskeleri: Odada Nasıl Görünür?
Direnç her zaman "Ben konuşmak istemiyorum" diye bağırmaz. Çoğu zaman kılık değiştirir. Terapistin bu sinyalleri yakalaması gerekir.
A. Sessizlik
En yaygın ve terapisti en çok geren direnç türüdür. Danışan sorunuza cevap vermez, gözünü kaçırır.
B. "Bilmiyorum" Sığınağı
Danışan düşünmekten kaçmak veya sorumluluk almamak için bu kelimeyi bir kalkan gibi kullanır.
- Terapist: "Bu olay size ne hissettirdi?"
- Danışan: "Bilmiyorum."
C. Entelektüalizasyon (Duygudan Kaçış)
Danışan olayları bir profesör edasıyla analiz eder, teorik konuşur ama "ne hissettiğine" asla değinmez.
- "İnsan psikolojisi böyledir zaten, çocukluk travmaları insanı etkiler..." (Bu bir dirençtir, çünkü kendi acısından bahsedemiyordur).
D. Eyleme Dökme (Acting Out)
Sözle ifade edilemeyen direncin davranışa dökülmesidir.
- Seansa sürekli geç kalmak.
- Ödeme yapmayı unutmak.
- Son dakikada randevu iptal etmek.
- Seans sırasında sürekli saate bakmak veya telefonla oynamak.
3. "Bilmiyorum" Tuzağından Nasıl Çıkılır?
Yeni mezun bir terapist, "Bilmiyorum" cevabını aldığında genellikle pes eder ve başka soruya geçer. Bu, danışanın kaçınma davranışını pekiştirir. Oysa "Bilmiyorum", genellikle "Henüz söylemeye hazır değilim" veya "Düşünmeye korkuyorum" demektir.
İşte bu kilidi açacak "Maymuncuk Sorular":
Yöntem 1: Hipotetik Sorular (Varsayımsal Yaklaşım)
Danışanın üzerindeki "doğru cevap verme" baskısını kaldırın.
- Terapist: "Biliyorum cevap vermesi zor bir soru. Ama eğer bir cevabınız olsaydı, bu ne olurdu?"
- Terapist: "İçinizden bir ses ne olduğunu biliyor olsaydı, ne söylerdi?"
- Terapist: "En yakın arkadaşınız burada olsaydı ve ona sorsaydık, sizin ne hissettiğinizi söylerdi?"
Yöntem 2: Çoktan Seçmeli Menü Sunmak
Bazen danışan gerçekten duygusunu adlandıramaz (Aleksitimi). Ona seçenek sunarak yardımcı olun.
- Terapist: "Bilmemek çok doğal. Bazen insanlar böyle durumlarda 'Öfke', 'Çaresizlik' ya da 'Suçluluk' hissedebilir. Bunlardan hangisi size daha yakın geliyor?"
Yöntem 3: Bedene Odaklanmak
Zihin "bilmiyorum" der ama beden yalan söylemez.
- Terapist: "Aklınıza bir kelime gelmiyor olabilir. Peki bu soruyu sorduğumda bedeninizde ne oldu? Göğsünüzde bir sıkışma veya midenizde bir kasılma fark ettiniz mi?"
4. Sessizlikle Dans: Terapist Ne Yapmalı?
Odadaki sessizlik 10 saniyeyi geçtiğinde, toy terapistin zihninde felaket senaryoları başlar: "Seans durdu, paramı hak etmiyorum, hemen bir şey söylemeliyim!"
Durun. Sessizliği bozmak için acele etmeyin. Sessizliğin 3 türü vardır ve müdahale buna göre değişir:
1. İşlemleme Sessizliği (Müdahale Etmeyin!)
Danışan içgörü kazanmıştır, zihninde taşlar yerine oturuyordur veya ağlamamak için kendini tutuyordur. Gözleri dalgındır.
- Ne Yapmalı? Bekleyin. Saygıyla, göz teması kurarak bekleyin. Bu sessizlik altındır, bozmayın.
2. Boş Zihin Sessizliği
Danışan gerçekten ne söyleyeceğini bilemez, zihni boşalır. Kaygılı görünür.
- Ne Yapmalı? Hafif bir yönlendirme yapın. "Aklınızdan neler geçtiğini merak ediyorum" veya "Sanırım şu an zihniniz biraz karışık, son konuştuğumuz yere dönelim mi?"
3. İnatçı / Öfkeli Sessizlik (Pasif Agresyon)
Danışan size veya sürece kızgındır, sizi cezalandırmak için susar. Kollarını kavuşturmuş olabilir.
- Ne Yapmalı? Sessizliği ve gerginliği konuşulabilir hale getirin (Yüzleştirme).
- Cümle: "Şu an aramızda yoğun bir sessizlik var ve sanki bu sessizlik biraz gergin. Acaba bana veya sürece dair söylemek isteyip de söyleyemediğiniz bir şeyler olabilir mi?"
5. Terapistin Tuzakları: Neden Tıkanıyoruz?
Dirençle karşılaştığında terapistin yaptığı hatalar (Karşı-Direnç), düğümü daha da sıkılaştırır.
A. Düzeltme Refleksi (Righting Reflex)
Motivasyonel Görüşme tekniğinde sıkça bahsedilen bir hatadır. Danışan "Değişemem" dedikçe, terapistin "Hayır değişebilirsin, bak şöyle yap" diye ikna etmeye çalışmasıdır.
- Sonuç: Danışan daha çok direnir. İkna çabası, direnci besler.
B. Fazla Çalışmak
Eğer seansta danışandan daha fazla yoruluyorsanız, daha çok konuşuyorsanız ve çözümleri siz üretiyorsanız; yanlış yoldasınız.
- Kural: Terapi danışanın sorumluluğundadır. Direksiyonu ona bırakın.
C. Saldırganlaşmak veya Küsmek
Danışanın direncini kişisel algılayıp "Siz de iyileşmek istemiyorsunuz" imasında bulunmak veya içten içe danışana öfke duymak.
6. Direnci Eritmek İçin İleri Teknikler
Direnci kırmak (break) değil, eritmek (melt) gerekir. İşte usta terapistlerin kullandığı teknikler:
Teknik 1: Direnci Validasyonla (Onaylayarak) Kapsamak
Direnci düşman olarak görmediğinizi gösterin.
- Cümle: "Bugün konuşmanın sizin için ne kadar zor olduğunu görüyorum. Belki de şu an bu konuyu konuşmak için doğru zaman değildir. Kendinizi koruma ihtiyacınızı anlıyorum ve buna saygı duyuyorum." (Bu cümle paradoksal bir etki yaratır: Danışan üzerindeki baskı kalktığı için konuşmaya başlar.)
Teknik 2: Metafor Kullanmak
Direnci somutlaştırın.
- Cümle: "Sanki bir kapının arkasında çok korkutucu bir canavar var ve siz o kapıyı tutmak için tüm gücünüzle dayanıyorsunuz. Kapıyı açmak yerine, önce kapının önünde biraz dinlenmeye ne dersiniz?"
Teknik 3: Şeytanın Avukatlığını Yapmak (Paradoksal Niyet)
Danışan sürekli "Yapamıyorum" diyorsa, onun tarafına geçin.
- Danışan: "Bu ödevleri yapamıyorum, değişemiyorum."
- Terapist: "Belki de şu an değişim için çok erkendir. Belki de bir süre daha bu durumda kalmak sizin için daha güvenlidir. Değişmemenin size sağladığı faydaları konuşalım mı?" (Danışan genellikle buna itiraz eder ve "Hayır, ben değişmek istiyorum" diyerek kendi direncini kendi çürütür).
7. Kritik Uyarı: Ne Zaman Direnç Değildir?
Her "ilerlememe" durumu direnç değildir. Bazen sorun terapisttedir.
- Terapist yanlış tanı koymuş olabilir.
- Kullanılan ekol danışana uygun değildir (Örn: Çok analitik birine sadece BDT uygulamak).
- Terapötik ittifak (bağ) henüz kurulmamıştır. Bağ kurulmadan yüzleştirme yapılırsa danışan kapanır.
Bu yüzden dirençle karşılaştığınızda önce aynaya bakın: "Danışanla bağım koptu mu? Onu anladığımı hissettirebildim mi?"
Tıkanıklık, Yolun Kendisidir
Sevgili meslektaşım; seans tıkandığında korkma. O tıkanıklık, danışanın sana "Bak, benim hayatımda işler tam da burada, bu şekilde tıkanıyor" deme şeklidir.
Direnç, seansın engeli değil, seansın en önemli malzemesidir. Danışan susuyorsa, suskunluğu dinleyin. "Bilmiyorum" diyorsa, bilinmezliğin korkusuna eşlik edin.
Unutmayın; iyi terapist danışanı zorla iten değil, danışanın önündeki taşları onunla birlikte inceleyen kişidir. Sabır, terapistin en keskin neşteridir.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: Danışan seansa sürekli geç kalıyorsa ne demeliyim? Cevap: Bunu görmezden gelmeyin. 3. tekrardan sonra empatik bir yüzleştirme yapın: "Son birkaç seferdir seanslarımıza geç başlıyoruz. Acaba buraya gelmekle ilgili ayaklarınızın geri geri gitmesine neden olan bir şeyler olabilir mi?"
Soru: Danışan bana "Sizce ne yapmalıyım?" diye sorarsa ve cevap vermezsem kızarsa? Cevap: Topu ona geri atın ama nazikçe. "Size bir akıl vererek kendi gücünüzü elinizden almak istemem. Benim ne düşündüğümden çok, sizin iç sesinizin ne dediği önemli. Gelin o sesi bulalım."
Soru: Direnç hiç kırılmazsa ne olur? Cevap: Bazen direnç o kadar güçlüdür ki terapi sonlanabilir. Bu bir başarısızlık değildir. Danışan henüz hazır olmayabilir. "Şu an bu çalışmayı sürdürmek için doğru zamanda olmayabiliriz" diyerek kapıyı açık bırakarak süreci sonlandırmak da etik bir müdahaledir.