Psikoterapi odası, dış dünyadan yalıtılmış, iki insan arasında çok özel bir yakınlığın kurulduğu mahrem bir alandır. Danışan en derin sırlarını, kimseye anlatamadığı utançlarını ve arzularını terapiste açar. Terapist ise yargılamadan dinler, kapsar ve şefkat gösterir.
Bu yoğun duygusal atmosferde, bazen sınırlar bulanıklaşabilir. Danışan, kendisini bu kadar iyi anlayan terapistine karşı yoğun sevgi, hayranlık, hatta cinsel çekim (erotik aktarım) hissedebilir. Peki, bu bir "Aşk" mıdır? Yoksa terapinin bir parçası mı?
Fen-Edebiyat fakültesi öğrencileri ve yeni mezun terapistler için hazırladığımız bu rehberde, Freud’un en büyük keşiflerinden biri olan Aktarım fenomenini ve terapistin bu durumu yönetirken kendi duygularıyla (Karşı-Aktarım) nasıl başa çıkacağını derinlemesine inceliyoruz.
1. Temel Tanımlar: Odaya Kimler Geliyor?
Terapi odasında sadece iki kişi (danışan ve terapist) varmış gibi görünse de, aslında oda çok kalabalıktır. Danışanın geçmişindeki annesi, babası, eski sevgilileri ve otorite figürleri de o koltuktadır.
Aktarım (Transference) Nedir?
Sigmund Freud’un tanımıyla aktarım; danışanın geçmişindeki önemli figürlere (genellikle ebeveynlere) yönelik hissettiği duygu, dürtü ve beklentileri, bilinçdışı bir süreçle terapiste yansıtmasıdır.
Yani danışan aslında size (terapist Ahmet/Ayşe'ye) kızmaz veya size aşık olmaz; zihnindeki o "ideal babaya" veya "eleştirel anneye" tepki verir. Siz sadece bir projeksiyon perdesi olursunuz.
Karşı-Aktarım (Counter-Transference) Nedir?
Uzun yıllar boyunca bir "hata" olarak görülen, ancak günümüzde terapinin en değerli pusulası kabul edilen kavramdır. Terapistin, danışanın aktarımına cevaben hissettiği duygusal tepkilerdir.
- Danışan size öfkelendiğinde korkuyor musunuz? (Belki siz de çatışmadan kaçan birisiniz).
- Danışanı "kurtarmak" ve ona "evlatlık" yapmak mı istiyorsunuz? (Şefkat yorgunluğu riski). Karşı-aktarım, terapistin kendi kör noktalarıdır ve süpervizyonun ana konusudur.
2. Aktarımın Türleri: Sadece Aşk Değil
Öğrenciler genellikle aktarımı sadece "aşık olmak" sanır. Oysa aktarım çok çeşitlidir ve her biri klinik bir veridir.
A. Pozitif Aktarım
Terapi ittifakı için gereklidir. Danışanın terapiste güvenmesi, saygı duyması, onu "yetkin" görmesidir.
- İdealize Edilmiş Aktarım: "Siz dünyada beni anlayan tek kişisiniz, bir büyücüsünüz!" (Tehlikeli olabilir, çünkü kaçınılmaz hayal kırıklığına gebedir).
- Erotik / Erotize Aktarım: Danışanın terapiste romantik veya cinsel arzu duymasıdır. Bu genellikle "karşılanmamış sevgi ihtiyacının" erotik bir kılıf altında talep edilmesidir.
B. Negatif Aktarım
Danışanın terapiste karşı öfke, düşmanlık, güvensizlik veya aşağılama hissetmesidir.
- "Hiçbir işe yaramıyorsunuz."
- "Beni sadece paranız için dinliyorsunuz." Bu durum terapist için zordur ama terapinin ilerlemesi için altın değerindedir. Çünkü danışan, dışarıdaki insanlarla (veya ebeveynleriyle) kurduğu çatışmalı ilişkiyi şimdi sizinle "tekrar ediyordur". Bunu odada çalışmak, sorunun kökenini çözer.
3. Kriz Anı: Danışan "Size Aşığım" Derse Ne Yapmalı?
Yeni mezun bir terapistin en çok paniklediği an budur. Yanaklar kızarır, kalp atışı hızlanır ve "Eyvah, etik ihlal mi yaptım?" korkusu başlar.
İşte adım adım kriz yönetimi:
Adım 1: Panik Yapmayın ve Yargılamayın
Bu bir felaket değil, bir malzemedir. Danışanı susturmayın, konuyu değiştirmeyin. Bu itiraf, danışan için çok cesurca bir harekettir ve terapiste duyduğu güveni gösterir.
Adım 2: Duyguyu Kapsayın ve Validasyon (Onaylama)
Danışanı reddetmek ("Saçmalamayın, ben sizin doktorunuzum") onu utandırır ve terapiyi bitirir. Bunun yerine duygusunu kabul edin ama eyleme dökülemeyeceğini netleştirin.
Terapötik Cümle Örneği:
"Benimle ilgili bu hislerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim. Bunu söylemenin sizin için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum. Bu odada her türlü duyguya (öfke, üzüntü, sevgi, arzu) yer var ve bunları konuşabiliriz. Ancak biliyorsunuz ki terapide duygular konuşulur ama eyleme dökülmez. Bu hislerin terapimiz ve sizin ilişki örüntüleriniz için ne anlama geldiğini birlikte anlamaya çalışalım mı?"
Adım 3: Anlamı Keşfedin (Analiz)
Danışanın bu aşkı neden şimdi hissettiğini araştırın.
- "Bu hisleriniz size geçmişten tanıdık geliyor mu?"
- "Beni hayatınızdaki hangi figüre benzetiyor olabilirsiniz?"
- "Şu an hayatınızda bir boşluk var mı ve biz o boşluğu burada dolduruyor olabilir miyiz?"
Genellikle görülecektir ki; danışan terapiste değil, terapistin ona sunduğu "İlgi, Dinlenilme ve Kapsanma" hissine aşıktır.
4. Terapistin Sınavı: Karşı-Aktarım Yönetimi
Danışan size aşık olduğunda veya size öfkelendiğinde, siz ne hissediyorsunuz? İşte terapistin profesyonelliği burada test edilir.
Tuzaklar Nelerdir?
- Baştan Çıkarılma (Sınır İhlali): Terapist de insandır. Eğer kendi narsisistik ihtiyaçları yüksekse, danışanın hayranlığından hoşlanabilir. "Ne kadar harika bir terapistim, herkes bana aşık" tuzağına düşerse, etik sınırları ihlal etme riski doğar. Bu mesleki intihardır.
- Aşırı Tepki ve Redediş: Terapist kendi cinsel veya duygusal çatışmaları yüzünden rahatsız olup danışanı sertçe reddedebilir. "Lütfen haddinizi bilin" gibi bir tavır, danışanda "travmatik bir reddedilme" yaratır.
- Kurtarıcı Rolü: Danışanın sevgisini kaybetmemek için ona "fazla iyi" davranmak, seans sürelerini uzatmak, mesajlarına hemen dönmek.
Ne Yapmalı? (Süpervizyon Şart!)
Eğer bir danışanınıza karşı yoğun duygular (çekim, öfke, sıkıntı, aşırı korumacılık) hissediyorsanız, DERHAL süpervizörünüze başvurmalısınız.
- Süpervizyon, terapistin "Bu duygu bana mı ait, yoksa danışana mı?" sorusunu ayrıştırdığı yerdir.
- Kendi terapinizde bu konuyu çalışmalısınız.
5. Etik ve Yasal Boyut: Kırmızı Çizgiler
Psikoloji öğrencilerinin rüyalarında bile unutmaması gereken en temel kural: Terapist ve danışan arasında cinsel veya romantik ilişki ASLA yaşanamaz.
- Terapi Sırasında: Kesinlikle yasaktır. Bu bir "ilişki" değil, "istismar" kabul edilir. Çünkü terapist güç konumundadır (otoritedir). Danışanın "rızası" olsa bile, bu rıza geçersizdir.
- Terapi Bittikten Sonra: Amerikan Psikologlar Derneği (APA) ve Türk Psikologlar Derneği (TPD) etik kodlarına göre, terapi bittikten sonra bile en az 2 yıl (bazı ekollere göre ömür boyu) ilişki yasaktır. Çünkü aktarım etkisi yıllarca sürebilir.
Önemli Uyarı: Eğer danışanınıza karşı duygusal sınırları koruyamayacağınızı hissediyorsanız (yoğun bir karşı-aktarım varsa), danışanı zarar görmeyeceği bir dille başka bir meslektaşa yönlendirmek (refere etmek) etik zorunluluktur.
6. Aktarımı Terapide Bir "Kaldıraç" Olarak Kullanmak
Aktarım sadece yönetilmesi gereken bir kriz değil, aynı zamanda değişimin anahtarıdır. Özellikle Psikodinamik ve Şema Terapi gibi ekollerde aktarım, iyileşmenin merkezindedir.
Örnek Vaka (Anonim)
Danışan: (Öfkeli) "Geçen hafta randevumu iptal ettiniz. Zaten kimse beni önemsemiyor, siz de aynısınız." Terapist (Hatalı Tepki): "Hayır, ben sizi önemsiyorum, o gün hastaydım." (Savunma). Terapist (Aktarımı Kullanan Tepki): "Şu an bana hissettiğiniz bu öfke ve 'önemsenmeme' hissi, daha önce babanızla ilgili anlattığınız o terk edilme anılarına benziyor olabilir mi? Belki de şu an babanıza söyleyemediklerinizi bana söylüyorsunuzdur."
Bu müdahale, "Şimdi ve Burada" (Here and Now) tekniğidir. Danışanın dış dünyadaki kısır döngüsünü terapi odasında kırmasını sağlar.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Soru 1: Danışan bana hediye alırsa kabul etmeli miyim? Cevap: Pahalı ve kişisel hediyeler (parfüm, kıyafet, takı) kesinlikle reddedilmelidir. Ancak el yapımı bir resim, bir kitap veya sembolik değeri olan küçük şeyler, klinik muhakeme ile kabul edilebilir. Hediyeyi reddetmek bazen terapötik ilişkiyi zedeler. Doğru cümle: "Bunu düşünmeniz çok ince, teşekkür ederim. Ancak prensip gereği maddi değeri olan hediyeler kabul edemiyoruz."
Soru 2: Danışanımı sosyal medyadan takip edebilir miyim? Cevap: Hayır. Terapist danışanını sosyal medyadan eklemez, takip etmez ve "stalklamaz". Bu, mahremiyet ihlalidir ve terapistin zihnindeki "objektif" duruşu bozar. Danışan sizi takip ederse, bu konuyu seansta konuşmak ve sınırları hatırlatmak gerekir.
Soru 3: Danışan seans dışında bana sürekli mesaj atıyorsa? Cevap: Çerçeveyi (Setting) baştan çizmenin önemi buradadır. "Acil durumlar dışında mesajlaşmıyoruz, anlatmak istediklerinizi not alıp seansta konuşursak daha verimli olur" diyerek sınır konulmalıdır.
Soru 4: Karşı cinsle çalışmaktan korkuyorum, ne yapmalıyım? Cevap: Bu korku genellikle deneyimsizlikten kaynaklanır. Aktarım cinsiyetten bağımsızdır (bir erkek terapiste erkek danışan da "baba aktarımı" yapabilir). İyi bir eğitim ve süpervizyon ile bu süreci yönetmeyi öğreneceksiniz. Kaçınmak yerine, süpervizyonla üzerine gitmek gerekir.
Terapist, Suyu Bulandırmayan Kişidir
Aktarım ve karşı-aktarım, terapinin "kalp atışlarıdır". Onlar olmadan terapi mekanik bir sohbetten öteye gidemez.
- Danışan size aşık olduğunda korkmayın; bu onun bağlanma ihtiyacının bir çığlığıdır.
- Danışan size öfkelendiğinde savunmaya geçmeyin; bu onun yaralı tarafının isyanıdır.
- Siz ne hissederseniz hissedin, bunu eyleme dökmeyin; süpervizöre dökün.
Unutmayın, iyi bir terapist "hiçbir şey hissetmeyen" bir robot değildir. İyi terapist, hissettiği her şeyi danışanın iyileşmesi için bir "yakıt" olarak kullanabilen kişidir. Sınırlarınız net, empatiniz bol olsun.